A. Tanımı
MADDE 393- Hizmet sözleşmesi, işçinin işverene
bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle işgörmeyi ve işverenin de
ona zamana veya yapılan işe göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.
İşçinin işverene bir hizmeti kısmi
süreli olarak düzenli biçimde yerine getirmeyi üstlendiği sözleşmeler de hizmet
sözleşmesidir.
Genel hizmet sözleşmesine ilişkin
hükümler, kıyas yoluyla çıraklık sözleşmesine de uygulanır; özel kanun
hükümleri saklıdır.
B. Kurulması
MADDE 394- Hizmet sözleşmesi, kanunda aksine
bir hüküm olmadıkça özel bir şekle bağlı değildir.
Bir kimse, durumun gereklerine göre
ancak ücret karşılığında yapılabilecek bir işi belli bir zaman için görür ve bu
iş de işveren tarafından kabul edilirse, aralarında hizmet sözleşmesi kurulmuş
sayılır.
Geçersizliği sonradan anlaşılan
hizmet sözleşmesi, hizmet ilişkisi ortadan kaldırılıncaya kadar, geçerli bir
hizmet sözleşmesinin bütün hüküm ve sonuçlarını doğurur.
C. İşçinin borçları
I. Bizzat çalışma borcu
MADDE 395- Sözleşmeden veya durumun gereğinden
aksi anlaşılmadıkça, işçi yüklendiği işi bizzat yapmakla yükümlüdür.
II. Özen ve sadakat borcu
MADDE 396- İşçi, yüklendiği işi özenle yapmak
ve işverenin haklı menfaatinin korunmasında sadakatle davranmak zorundadır.
İşçi, işverene ait makineleri, araç
ve gereçleri, teknik sistemleri, tesisleri ve taşıtları usulüne uygun olarak
kullanmak ve bunlarla birlikte işin görülmesi için kendisine teslim edilmiş
olan malzemeye özen göstermekle yükümlüdür.
İşçi, hizmet ilişkisi devam ettiği
sürece, sadakat borcuna aykırı olarak bir ücret karşılığında üçüncü kişiye
hizmette bulunamaz ve özellikle kendi işvereni ile rekabete girişemez.
İşçi, iş gördüğü sırada öğrendiği,
özellikle üretim ve iş sırları gibi bilgileri, hizmet ilişkisinin devamı
süresince kendi yararına kullanamaz veya başkalarına açıklayamaz. İşverenin
haklı menfaatinin korunması için gerekli olduğu ölçüde işçi, hizmet ilişkisinin
sona ermesinden sonra da sır saklamakla yükümlüdür.
III. Teslim ve hesap verme borcu
MADDE 397- İşçi, üstlendiği işin görülmesi
sırasında üçüncü kişiden işveren için aldığı şeyleri ve özellikle paraları
derhâl ona teslim etmek ve bunlar hakkında hesap vermekle yükümlüdür.
İşçi, hizmetin ifasından dolayı elde
ettiği şeyleri de derhâl işverene teslim etmekle yükümlüdür.
IV. Fazla çalışma borcu
MADDE 398- Fazla çalışma, ilgili kanunlarda belirlenen
normal çalışma süresinin üzerinde ve işçinin rızasıyla yapılan çalışmadır.
Ancak, normal süreden daha fazla çalışmayı gerektiren bir işin yerine
getirilmesi zorunluluğu doğar, işçi bunu yapabilecek durumda bulunur ve aynı
zamanda kaçınması da dürüstlük kurallarına aykırı olursa işçi, karşılığı
verilmek koşuluyla, fazla çalışmayı yerine getirmekle yükümlüdür.
Özel kanunlardaki hükümler saklıdır.
V. Düzenlemelere ve talimata uyma borcu
MADDE 399- İşveren, işin görülmesi ve işçilerin
işyerindeki davranışlarıyla ilgili genel düzenlemeler yapabilir ve onlara özel
talimat verebilir. İşçiler, bunlara dürüstlük kurallarının gerektirdiği ölçüde
uymak zorundadırlar.
VI. İşçinin sorumluluğu
MADDE 400- İşçi, işverene kusuruyla verdiği her
türlü zarardan sorumludur.
Bu sorumluluğun belirlenmesinde;
işin tehlikeli olup olmaması, uzmanlığı ve eğitimi gerektirip gerektirmemesi
ile işçinin işveren tarafından bilinen veya bilinmesi gereken yetenek ve
nitelikleri göz önünde tutulur.
D. İşverenin borçları
I. Ücret ödeme borcu
1. Ücret
a. Genel olarak
MADDE 401- İşveren, işçiye sözleşmede veya
toplu iş sözleşmesinde belirlenen; sözleşmede hüküm bulunmayan hâllerde ise,
asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücreti ödemekle yükümlüdür.
b. Fazla çalışma ücreti
MADDE 402- İşveren, fazla çalışma için işçiye
normal çalışma ücretini en az yüzde elli fazlasıyla ödemekle yükümlüdür.
İşveren, işçinin rızasıyla fazla
çalışma ücreti yerine, uygun bir zamanda fazla çalışmayla orantılı olarak izin
verebilir.
c. İşin sonucundan pay alma
MADDE 403- Sözleşmeyle işçiye ücretle birlikte
üretilenden, cirodan veya kârdan belli bir pay verilmesi kararlaştırılmışsa,
hesap dönemi sonunda bu pay, yasal hükümler veya genellikle kabul edilmiş
ticari esaslar göz önünde tutularak belirlenir.
İşçiye belli bir pay verilmesi
kararlaştırılan hâllerde, payın hesaplanmasında uyuşulamazsa işveren, işçiye
veya onun yerine, birlikte kararlaştırdıkları ya da hâkimin atadığı bilirkişiye
bilgi vermek ve bilginin dayanağını oluşturan işletmeyle ilgili defter ve
belgeleri incelemesine sunmak; kârdan bir pay verilmesi kararlaştırılmışsa,
işveren işçiye, istemi üzerine ayrıca yıl sonu kâr zarar cetvelini vermek
zorundadır.
d. Aracılık ücreti
MADDE 404- İşçiye belli işlerde aracılık
yapması karşılığında işverence bir ücret ödeneceği kararlaştırılmışsa, aracılık
yapılan işlemin üçüncü kişi ile geçerli olarak kurulmasıyla işçinin istem hakkı
doğar.
Borçların kısım kısım ifa edileceği
sözleşmeler ile sigorta sözleşmelerinde, her kısma ilişkin ücret isteminin bu
kısma ilişkin borcun muaccel olmasıyla veya yerine getirilmesiyle doğacağı
yazılı olarak kararlaştırılabilir.
İşçinin aracılığı suretiyle işveren
ile üçüncü kişi arasında kurulan sözleşme, işveren tarafından kusuru olmaksızın
ifa edilmezse veya üçüncü kişi borçlarını yerine getirmezse, ücret istemine yönelik
hak sona erer. Sadece kısmi ifa hâlinde, ücretten orantılı olarak indirim
yapılır.
Sözleşmeyle işçiye, kendisine
ödenecek aracılık ücretinin hesabını tutma yükümlülüğü getirilmemişse, işveren işçiye
ücretin muaccel olduğu her dönem için, bu ücrete tabi işlemleri de içeren
yazılı hesap vermekle yükümlüdür.
Hesabı gözden geçirme ihtiyacı
ortaya çıkarsa işveren, işçiye veya onun yerine, birlikte kararlaştırdıkları ya
da hâkimin atadığı bilirkişiye bilgi vermek ve bilginin dayanağını oluşturan
işletmeyle ilgili defter ve belgeleri onun incelemesine sunmak zorundadır.
e. İkramiye
MADDE 405- İşveren, bayram, yılbaşı ve doğum
günü gibi belirli günler dolayısıyla işçilerine özel ikramiye verebilir. Ancak,
işçilerin ikramiyeyi istem hakları bu konuda anlaşmanın veya çalışma şartının
ya da işverenin tek taraflı taahhüdünün varlığı hâlinde doğar.
Hizmet sözleşmesi ikramiyenin
verildiği dönemden önce sona ermişse, ikramiyenin çalıştığı süreye yansıyan
bölümü ödenir.
2. Ücretin ödenmesi
a. Ödeme süresi
MADDE 406- Aksine âdet olmadıkça, işçiye
ücreti her ayın sonunda ödenir. Ancak, hizmet sözleşmesi veya toplu iş
sözleşmesiyle daha kısa ödeme süreleri belirlenebilir.
Daha kısa bir ödeme süresi
kararlaştırılmamışsa veya aksine âdet yoksa, aracılık ücreti her ayın sonunda
ödenir. Ancak, işlemlerin yapılması altı aydan daha uzun bir süre gerektirdiği
takdirde, aracılık ücreti asıl ücrete ek olarak kararlaştırılmışsa, yazılı
anlaşmayla ödeme daha ileri bir tarihe bırakılabilir.
Asıl ücrete ek olarak üretilenden
pay verilmesi öngörülen hâllerde, ürün payı belirlenir belirlenmez, cirodan
veya kârdan pay verilmesi kararlaştırılan hâllerde ise payın, hesap dönemini
izleyen en geç üç ay içinde belirlenerek ödenmesi şarttır.
İşveren, işçiye zorunlu ihtiyacının
ortaya çıkması hâlinde ve hakkaniyet gereği ödeyebilecek durumda ise,
hizmetiyle orantılı olarak avans vermekle yükümlüdür.
b. Ücretin korunması
MADDE 407- Çalıştırılan işçilerin ücret, prim,
ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan o ay içinde ödenenlerin özel
olarak açılan banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenmesi hususunda; tabi
olduğu vergi mükellefiyeti türü, işletme büyüklüğü, çalıştırdığı işçi sayısı,
işyerinin bulunduğu il ve benzeri unsurları dikkate alarak iş sahiplerini
zorunlu tutmaya, banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu
nitelikteki her çeşit istihkakın, brüt ya da kanuni kesintiler düşüldükten
sonra kalan net miktar üzerinden olup olmayacağını belirlemeye Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığından sorumlu Devlet
Bakanlığı müştereken yetkilidir. Çalıştırdığı işçilerin ücret, prim, ikramiye
ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka hesapları
vasıtasıyla ödeme zorunluluğuna tabî tutulan iş sahipleri, işçilerinin ücret,
prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka
hesapları dışında ödeyemezler. Her ödeme döneminde, işçiye hesap pusulası
verilir. İşçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit
istihkaklarının özel olarak açılan banka hesabına yatırılmak suretiyle
ödenmesine ilişkin diğer ûsul ve esaslar, anılan bakanlıklarca müştereken
çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
İşveren, işçiden olan alacağı ile
ücret borcunu işçinin rızası olmadıkça takas edemez. Ancak, işçinin
kasten sebebiyet verdiği yargı kararıyla sabit bir zarardan doğan alacaklar,
ücretin haczedilebilir kısmı kadar takas edilebilir.
Ücretin işveren lehine
kullanılacağına ilişkin anlaşmalar geçersizdir.
3. İşgörme ediminin ifasının engellenmesi hâlinde ücret
a. İşverenin temerrüdü hâlinde
MADDE 408- İşveren, işgörme ediminin yerine
getirilmesini kusuruyla engellerse veya edimi kabulde temerrüde düşerse, işçiye
ücretini ödemekle yükümlü olup, işçiden bu edimini daha sonra yerine
getirmesini isteyemez. Ancak, işçinin bu engelleme
sebebiyle yapmaktan kurtulduğu giderler ile başka bir iş yaparak
kazandığı veya kazanmaktan bilerek kaçındığı yararlar ücretinden indirilir.
b. İşçinin çalışmayı durdurması hâlinde
MADDE 409- Uzun süreli bir hizmet ilişkisinde
işçi, hastalık, askerlik veya kanundan doğan çalışma ve benzeri sebeplerle
kusuru olmaksızın, iş gördüğü süreye oranla kısa bir süre için işgörme edimini
ifa edemezse işveren, başka bir yolla karşılanmadığı takdirde, o süre için
işçiye hakkaniyete uygun bir ücret ödemekle yükümlüdür.
4. Ücret alacağının haczi, devri ve rehnedilmesi
MADDE 410- İşçilerin ücretinin dörtte birinden
fazlası haczedilemez, başkasına
devredilemez ve rehnedilemez. Ancak, işçinin bakmakla yükümlü olduğu aile
bireyleri için hâkim tarafından takdir edilecek miktar, bu orana dâhil
değildir. Nafaka alacaklılarının hakları saklıdır.
Gelecekteki ücret alacaklarının
devredilmesi veya rehnedilmesi geçersizdir.
5. Parça başına veya götürü iş
a. İş verme
MADDE 411- İşçi, sözleşme gereğince yalnız bir
işveren için sadece parça başına veya götürü iş yapmayı üstlenmişse işveren,
ona yeterli iş vermekle yükümlüdür.
İşveren, kendi kusuru olmaksızın sözleşmede
öngörülen parça başına veya götürü iş sağlayamayacak durumda bulunduğu veya
işletme koşulları geçici olarak gerektirdiği takdirde işçiye, ücreti zaman
esasına göre öder. Bu durumda, zamana göre ödenecek ücret, anlaşmada veya
hizmet ya da toplu iş sözleşmesinde belirlenmemişse işveren, işçiye parça
başına veya götürü olarak daha önce aldığı ortalama ücrete eşdeğer bir ücret
ödemekle yükümlüdür.
Parça başına veya götürü ya da
zamana göre iş sağlayamayan işveren, en azından işgörme edimini kabulde temerrüt
hükümleri uyarınca zamana göre işgörmede ödeyeceği ücreti ödemekle yükümlüdür.
b. Birim ücreti
MADDE 412- İşçi, sözleşme gereğince parça
başına veya götürü olarak çalışmayı üstlendiği takdirde işveren, her işin
başlamasından önce ona ödenecek birim ücretini bildirmekle yükümlüdür.
Bu bildirimi yapmayan işveren, aynı
veya benzer bir iş için belirlenmiş olan birim ücretini ödemekle yükümlüdür.
II. İş araç ve malzemeleri
MADDE 413- Aksine anlaşma veya yerel âdet
yoksa, işveren işçiye bu iş için gerekli araçları ve malzemeyi sağlamakla
yükümlüdür.
İşçi işverenle anlaşarak kendi araç
veya malzemesini işin görülmesine özgülerse, aksi anlaşmada
kararlaştırılmadıkça veya yerel âdet bulunmadıkça işveren, bunun için işçiye
uygun bir karşılık ödemekle yükümlüdür.
III. Giderler
1. Genel olarak
MADDE 414- İşveren, işin görülmesinin
gerektirdiği her türlü harcama ile işçiyi işyeri dışında çalıştırdığı takdirde,
geçimi için zorunlu olan harcamaları da ödemekle yükümlüdür.
Yazılı olarak yapılmış bir hizmet
veya toplu iş sözleşmesinde, bizzat işçi tarafından karşılanması
kararlaştırılan harcamaların, işçiye götürü biçimde günlük, haftalık veya aylık
olarak ödenmesi öngörülebilir. Ancak bu ödeme, zorunlu harcamaları karşılayacak
miktardan az olamaz.
Zorunlu harcamaların kısmen veya
tamamen işçi tarafından bizzat karşılanmasına ilişkin anlaşmalar geçersizdir.
2. Taşıma araçları
MADDE 415- İşçi, işin görülmesi için işverenle
anlaşarak işverenin veya kendisinin sağladığı bir taşıma aracı kullanıyorsa,
taşıtın işletilmesi ve bakımı için gerekli olağan giderler, hizmet için
kullanıldığı ölçüde işverence karşılanır.
İşçi işverenle anlaşarak, işin
görülmesinde kendi motorlu aracını kullanıyorsa, işveren ayrıca bu araçla
ilgili vergiyi, zorunlu mali sorumluluk sigortası primini ve aracın yıpranması
karşılığında uygun bir tazminatı hizmet için kullanıldığı ölçüde işçiye
ödemekle yükümlüdür.
İşçi işverenle anlaşarak, hizmetin
görülmesinde kendisine ait diğer taşıma araçlarını ve hayvanlarını kullanıyorsa
işveren, bunların kullanma ve bakımı için gerekli olan olağan giderleri hizmet
için kullanıldığı ölçüde karşılamakla yükümlüdür.
3. Giderlerin ödenmesi
MADDE 416- İşçinin yapmış olduğu giderlerden
doğan alacağı, daha kısa bir süre kararlaştırılmamışsa veya yerel âdet yoksa,
her defasında ücretle birlikte ödenir.
İşçi, sözleşmeden doğan borçlarını
yerine getirmek için düzenli olarak masraf yapıyorsa, kendisine en az ayda bir
olmak üzere belirli aralıklarla uygun bir avans verilir.
IV. İşçinin kişiliğinin korunması
1. Genel olarak
MADDE 417- İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin
kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun
bir düzeni sağlamakla, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize
uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri
için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.
İşveren, işyerinde iş sağlığı ve
güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri
noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her
türlü önleme uymakla yükümlüdür.
İşverenin yukarıdaki hükümler dâhil,
kanuna ve sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle işçinin ölümü, vücut
bütünlüğünün zedelenmesi veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların
tazmini, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabidir.
2. Ev düzeni içinde çalışmada
MADDE 418- İşçi işverenle birlikte ev düzeni
içinde yaşıyorsa işveren, yeterli gıda ve uygun bir barınak sağlamakla
yükümlüdür.
İşçi, kusuru olmaksızın hastalık veya
kaza gibi sebeplerle işgörme edimini yerine getiremezse işveren, sosyal
sigortalar yardımlarından yararlanamayan, bir yıla kadar çalışmış işçinin
bakımını ve tedavisini, iki hafta süreyle sağlamak zorundadır. İşçinin bir yılı
aşan her hizmet yılı için söz konusu süre, dört haftayı aşmamak üzere ikişer
gün artırılır.
İşveren, işçinin gebeliğinde ve
doğum yapması durumunda da aynı edimleri yerine getirmekle yükümlüdür.
3. Kişisel verilerin kullanılmasında
MADDE 419- İşveren, işçiye ait kişisel
verileri, ancak işçinin işe yatkınlığıyla ilgili veya hizmet sözleşmesinin
ifası için zorunlu olduğu ölçüde kullanabilir.
Özel kanun hükümleri saklıdır.
V. Ceza koşulu ve ibra
MADDE 420- Hizmet sözleşmelerine sadece işçi
aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir.
İşçinin işverenden alacağına ilişkin
ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona
ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu
alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına
nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları
taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür.
Hakkın gerçek tutarda ödendiğini
ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri,
içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi,
ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur.
İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri,
destekten yoksun kalanlar ile işçinin diğer yakınlarının isteyebilecekleri
dâhil, hizmet sözleşmesinden doğan bütün tazminat alacaklarına da uygulanır.
VI. Tatil ve izinler
1. Hafta tatili ve iş arama izni
MADDE 421- İşveren, işçiye her hafta, kural
olarak pazar günü veya durum ve koşullar buna imkân vermezse, bir tam çalışma
günü tatil vermekle yükümlüdür.
İşveren, belirsiz süreli hizmet
sözleşmesinin feshi hâlinde, bildirim süresi içinde işçiye ücretinde bir
kesinti olmaksızın, günde iki saat iş arama izni vermekle yükümlüdür.
İzin saatlerinin ve günlerinin
belirlenmesinde, işyerinin ve işçinin haklı menfaatleri göz önünde tutulur.
2. Yıllık izin
a. Süresi
MADDE 422- İşveren, en az bir yıl çalışmış
olan işçilere yılda en az iki hafta ve onsekiz yaşından küçük işçiler ile elli
yaşından büyük işçilere de en az üç hafta ücretli yıllık izin vermekle
yükümlüdür.
b. İndirimi
MADDE 423- İşçi, bir hizmet yılı içinde kendi
kusuruyla toplam bir aydan daha uzun bir süreyle hizmeti yerine getirmediği
takdirde işveren, çalışılmayan her tam ay için, yıllık ücretli izin süresinden
bir gün indirim yapabilir.
İşçi, bir hizmet yılı içinde kendi
kusuru olmaksızın hastalık, kaza, yasal bir yükümlülüğün veya kamu görevinin
yerine getirilmesi gibi kişiliğine bağlı sebeplerle en çok üç ay süreyle
işgörme edimini yerine getiremediği takdirde, işveren yıllık ücretli izin
süresinden indirim yapamaz.
İşveren, gebelik ve doğum yapma
sebebiyle işgörme edimini en çok üç ay süreyle yerine getiremeyen kadın işçinin
yıllık ücretli izin süresinden indirim yapamaz.
Hizmet veya toplu iş
sözleşmeleriyle, işçinin aleyhine hüküm doğuracak şekilde, ikinci ve üçüncü
fıkra hükümlerine aykırı düzenleme yapılamaz.
c. Kullanılması
MADDE 424- Yıllık ücretli izinler, kural
olarak aralıksız biçimde verilir; ancak tarafların anlaşmasıyla ikiye bölünerek
de kullanılabilir.
İşveren, yıllık ücretli izin
tarihlerini, işyerinin veya ev düzeninin menfaatleriyle bağdaştığı ölçüde,
işçinin isteklerini göz önünde tutarak belirler.
d. Ücreti
MADDE 425- İşveren, yıllık ücretli iznini
kullanan her işçiye, yıllık ücretli izin süresine ilişkin ücretini, ilgili
işçinin izne başlamasından önce peşin olarak ödemek veya avans olarak vermekle
yükümlüdür.
İşçi, hizmet ilişkisi devam ettiği
sürece, işverenden alacağı para ve başka menfaatler karşılığında yıllık ücretli
izin hakkından feragat edemez.
Hizmet sözleşmesinin herhangi bir
sebeple sona ermesi hâlinde, işçinin hak kazanıp da kullanamadığı yıllık izin
sürelerine ait ücreti, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden
kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Bu ücrete ilişkin zamanaşımı, hizmet
sözleşmesinin sona erdiği tarihte işlemeye başlar.
VII. Hizmet belgesi
MADDE 426- İşveren, işçinin isteği üzerine her
zaman, işin türünü ve süresini içeren bir hizmet belgesi vermekle
yükümlüdür.
İşçinin açıkça istemde bulunması
hâlinde, hizmet belgesinde onun işgörmedeki becerisi ile tutum ve davranışları
da belirtilir.
Hizmet belgesinin zamanında
verilmemesinden veya belgede doğru olmayan bilgiler bulunmasından zarar gören
işçi veya işçiyi işe alan yeni işveren, eski işverenden tazminat isteyebilir.
E. Sınaî ve fikrî mülkiyet hakkı
MADDE 427- Hizmet buluşları üzerinde işçinin ve
işverenin hakları, bunların kazanılması ile diğer sınaî ve fikrî mülkiyet
hakları konusunda özel kanun hükümleri uygulanır.
F. Hizmet ilişkisinin devri
I. İşyerinin tamamının veya bir bölümünün devri
MADDE 428 İşyerinin tamamı veya bir bölümü
hukuki bir işlemle başkasına devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya
bir bölümünde mevcut olan hizmet sözleşmeleri, bütün hak ve borçları ile birlikte
devralana geçer.
İşçinin hizmet süresine bağlı
hakları bakımından, onun devreden işveren yanında işe başladığı tarih esas
alınır.
Yukarıdaki hükümlere göre devir
hâlinde, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken
borçlardan, devreden ve devralan işveren müteselsilen sorumludurlar. Ancak,
devreden işverenin bu yükümlülüklerden doğan sorumluluğu, devir tarihinden
itibaren iki yıl ile sınırlıdır.
II. Sözleşmenin devri
MADDE 429- Hizmet sözleşmesi, ancak işçinin
yazılı rızası alınmak suretiyle, sürekli olarak başka bir işverene
devredilebilir.
Devir işlemiyle, devralan, bütün hak
ve borçları ile birlikte, hizmet sözleşmesinin işveren tarafı olur. Bu durumda,
işçinin, hizmet süresine bağlı hakları bakımından, devreden işveren yanında işe
başladığı tarih esas alınır.
G. Sözleşmenin sona ermesi
I. Belirli süreli sözleşmede
MADDE 430- Belirli süreli hizmet sözleşmesi,
aksi kararlaştırılmadıkça, fesih bildiriminde bulunulmasına gerek
olmaksızın, sürenin bitiminde kendiliğinden sona erer.
Belirli süreli sözleşme, süresinin
bitiminden sonra örtülü olarak sürdürülüyorsa, belirsiz süreli sözleşmeye
dönüşür. Ancak, esaslı bir sebebin varlığı hâlinde, üst üste belirli süreli
hizmet sözleşmesi kurulabilir.
Taraflardan her biri, on yıldan uzun
süreli hizmet sözleşmesini on yıl geçtikten sonra, altı aylık fesih bildirim
süresine uyarak feshedebilir. Fesih, ancak bu süreyi izleyen aybaşında hüküm
ifade eder.
Sözleşmenin fesih bildirimiyle sona
ereceği kararlaştırılmış ve iki taraf da fesih bildiriminde bulunmamışsa,
sözleşme belirsiz süreli sözleşmeye dönüşür.
II. Belirsiz süreli sözleşmede
1. Genel olarak fesih hakkı
MADDE 431- Taraflardan her birinin, belirsiz
süreli sözleşmeyi fesih sürelerine uyarak feshetme hakkı vardır.
2. Fesih bildirim süresi
a. Genel olarak
MADDE 432- Belirsiz süreli hizmet
sözleşmelerinin feshinden önce, durumun diğer tarafa bildirilmesi gerekir.
Hizmet sözleşmesi; bildirimin diğer
tarafa ulaşmasından başlayarak, hizmet süresi bir yıla kadar sürmüş olan işçi
için iki hafta sonra; bir yıldan beş yıla kadar sürmüş işçi için dört hafta ve
beş yıldan fazla sürmüş işçi için altı hafta sonra sona erer.
Bu süreler kısaltılamaz; ancak
sözleşmeyle artırılabilir.
İşveren, fesih bildirim süresine ait
ücreti peşin vermek suretiyle hizmet sözleşmesini feshedebilir.
Fesih bildirim sürelerinin, her iki
taraf için de aynı olması zorunludur; sözleşmede farklı süreler öngörülmüşse,
her iki tarafa da en uzun olan fesih bildirim süresi uygulanır.
Hizmet sözleşmesinin askıya alındığı
hâllerde fesih bildirim süreleri işlemez.
b. Deneme süresi içinde
MADDE 433- Taraflar, hizmet sözleşmesine iki
ayı aşmamak koşuluyla deneme süresi koyabilirler. Deneme süresi konulmuşsa
taraflar, bu süre içinde fesih süresine uymak zorunda olmaksızın, hizmet
sözleşmesini tazminatsız feshedebilirler.
İşçinin çalıştığı günler için ücret
ve diğer hakları saklıdır.
III. Feshe karşı koruma
MADDE 434- Hizmet sözleşmesinin fesih hakkının
kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işveren, işçiye fesih bildirim
süresine ait ücretin üç katı tutarında tazminat ödemekle yükümlüdür.
IV. Derhâl fesih
1. Koşulları
a. Haklı sebepler
MADDE 435- Taraflardan her biri, haklı
sebeplerle sözleşmeyi derhâl feshedebilir. Sözleşmeyi fesheden taraf, fesih
sebebini yazılı olarak bildirmek zorundadır.
Sözleşmeyi fesheden taraftan,
dürüstlük kurallarına göre hizmet ilişkisini sürdürmesi beklenemeyen bütün
durum ve koşullar, haklı sebep sayılır.
b. İşverenin ödeme güçsüzlüğüne düşmesi
MADDE 436- İşverenin ödeme güçsüzlüğüne
düşmesi hâlinde işçi, sözleşmeden doğan hakları uygun bir süre içinde işveren
tarafından güvenceye bağlanmazsa, sözleşmeyi derhâl feshedebilir.
2. Sonuçları
a. Haklı sebeple fesihte
MADDE 437- Haklı fesih sebepleri, taraflardan
birinin sözleşmeye uymamasından doğmuşsa o taraf, sebep olduğu zararı, hizmet
ilişkisine dayanan bütün haklar göz önünde tutularak, tamamen gidermekle
yükümlüdür.
Diğer durumlarda hâkim, bütün durum
ve koşulları göz önünde tutarak haklı sebeple feshin maddi sonuçlarını serbestçe
değerlendirir.
b. Haklı sebebe dayanmayan fesihte
MADDE 438- İşveren, haklı sebep olmaksızın
hizmet sözleşmesini derhâl feshederse işçi, belirsiz süreli sözleşmelerde,
fesih bildirim süresine; belirli süreli sözleşmelerde ise, sözleşme süresine
uyulmaması durumunda, bu sürelere uyulmuş olsaydı kazanabileceği miktarı,
tazminat olarak isteyebilir.
Belirli süreli hizmet sözleşmesinde
işçinin hizmet sözleşmesinin sona ermesi yüzünden tasarruf ettiği miktar ile
başka bir işten elde ettiği veya bilerek elde etmekten kaçındığı gelir,
tazminattan indirilir.
Hâkim, bütün durum ve koşulları göz
önünde tutarak, ayrıca miktarını serbestçe belirleyeceği bir tazminatın işçiye
ödenmesine karar verebilir; ancak belirlenecek tazminat miktarı, işçinin altı
aylık ücretinden fazla olamaz.
c. İşçinin haksız olarak işe başlamaması veya işi bırakması
MADDE 439- İşçi, haklı sebep olmaksızın işe
başlamadığı veya aniden işi bıraktığı takdirde işveren, aylık ücretin dörtte birine
eşit bir tazminat isteme hakkına sahiptir. İşverenin, ayrıca ek zararlarının
giderilmesini isteme hakkı da vardır.
İşveren zarara uğramamışsa veya
uğradığı zarar işçinin aylık ücretinin dörtte birinden az ise, hâkim tazminatı
indirebilir.
Tazminat isteme hakkı takas yoluyla
sona ermemişse işveren, işçinin işe başlamamasından veya işi bırakmasından
başlayarak otuz gün içinde, dava veya takip yoluyla bu hakkını kullanmak
zorundadır. Aksi takdirde, tazminat isteme hakkı düşer.
V. İşçinin veya işverenin ölümü
1. İşçinin ölümü
MADDE 440- Sözleşme, işçinin ölümüyle
kendiliğinden sona erer. İşveren, işçinin sağ kalan eşine ve ergin olmayan
çocuklarına, yoksa bakmakla yükümlü olduğu kişilere, ölüm gününden başlayarak
bir aylık; hizmet ilişkisi beş yıldan uzun bir süre devam etmişse, iki aylık
ücret tutarında bir ödeme yapmakla yükümlüdür.
2. İşverenin ölümü
MADDE 441- İşverenin ölümü hâlinde, yerini
mirasçıları alır. Bu durumda işyerinin tamamının veya bir bölümünün devri ile
gerçekleşen hizmet ilişkisinin devrine ilişkin hükümler kıyas yoluyla
uygulanır.
Hizmet sözleşmesi ağırlıklı olarak
işverenin kişiliği dikkate alınmak suretiyle kurulmuşsa, onun ölümüyle
kendiliğinden sona erer. Ancak, işçi sözleşmenin süresinden önce sona ermesi
yüzünden uğradığı zarar için, mirasçılardan hakkaniyete uygun bir tazminat
isteminde bulunabilir.
VI. Sözleşmenin sona ermesinin sonuçları
1. Borçların muaccel olması
MADDE 442- Sözleşmenin sona ermesiyle,
sözleşmeden doğan bütün borçlar muaccel olur.
Muacceliyet anı, işçinin aracılığı
suretiyle kurulan hukuki ilişkilerde üçüncü kişinin üstlendiği borç, hizmet
sözleşmesinin sona ermesinden sonra tamamen veya kısmen ifa edilecekse altı
aya; dönemsel edimler içeren ilişkilerde bir yıla; sigorta sözleşmelerinde veya
ifası altı aydan uzun bir süreye yayılmış olan işlerde ise iki yıla kadar,
yazılı bir anlaşmayla ertelenebilir.
Üretilenden pay verilmesi öngörülen
hâllerde ürün payı belirlenir belirlenmez, cirodan veya kârdan pay verilmesi kararlaştırılan
hâllerde ise pay, hesap dönemini izleyen en geç üç ay sonunda muaccel olur.
2. Geri verme yükümlülüğü
MADDE 443- Sözleşmenin sona ermesi durumunda,
taraflardan her biri, diğerinden veya üçüncü bir kişiden diğerinin hesabına,
hizmetle ilişkili olarak almış olduğu şeyleri geri vermekle yükümlüdür.
İşçi, özellikle motorlu taşıtları ve
trafik izin belgelerini, alacaklarından fazla olduğu ölçüde ücret ve masraf
avanslarını geri vermekle yükümlüdür.
Tarafların hapis hakları saklıdır.
VII. Rekabet yasağı
1. Koşulları
MADDE 444- Fiil ehliyetine sahip olan işçi,
işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla
rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka
bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların
dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine
girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.
Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet
ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı
işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin
kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse
geçerlidir.
2. Sınırlandırılması
MADDE 445- Rekabet yasağı, işçinin ekonomik
geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve
işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel
durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz.
Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet
yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin
üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde
tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.
3. Aykırı davranışların sonuçları
MADDE 446- Rekabet yasağına aykırı davranan
işçi, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle
yükümlüdür.
Yasağa aykırı davranış bir ceza
koşuluna bağlanmışsa ve sözleşmede aksine bir hüküm de yoksa, işçi öngörülen
miktarı ödeyerek rekabet yasağına ilişkin borcundan kurtulabilir; ancak, işçi
bu miktarı aşan zararı gidermek zorundadır.
İşveren, ceza koşulu ve doğabilecek
ek zararlarının ödenmesi dışında, sözleşmede yazılı olarak açıkça saklı tutması
koşuluyla, kendisinin ihlal veya tehdit edilen menfaatlerinin önemi ile işçinin
davranışı haklı gösteriyorsa, yasağa aykırı davranışa son verilmesini de
isteyebilir.
4. Sona ermesi
MADDE 447- Rekabet yasağı, işverenin bu
yasağın sürdürülmesinde gerçek bir yararının olmadığı belirlenmişse sona erer.
Sözleşme, haklı bir sebep olmaksızın
işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından
feshedilirse, rekabet yasağı sona erer.