A. Genel olarak
I. Şahsen ifa zorunluluğunun olmaması
MADDE 83- Borcun, bizzat borçlu tarafından ifa
edilmesinde alacaklının menfaati bulunmadıkça borçlu, borcunu şahsen ifa
etmekle yükümlü değildir.
II. İfanın konusu
1. Kısmen ifa
MADDE 84- Borcun tamamı belli ve muaccel ise,
alacaklı kısmen ifayı reddedebilir.
Alacaklı kısmen ifayı kabul ederse
borçlu, borcun kendisi tarafından ikrar olunan kısmını ifadan kaçınamaz.
2. Bölünemeyen borç
MADDE 85- Bölünemeyen bir borcun birden çok
alacaklısı varsa, alacaklılardan her biri, borcun alacaklıların tamamına ifasını
isteyebilir. Borçlu, edimini alacaklıların hepsine birden ifa etmek zorundadır.
Bölünemeyen borcun birden çok
borçlusu varsa, borçlulardan her biri borcun tamamını ifa etmekle yükümlüdür.
Durumun gereğinden aksi
anlaşılmadıkça, ifada bulunan borçlu, alacaklıya halef olur ve diğer
borçlulardan payları oranında alacağını isteyebilir.
3. Çeşit borcu
MADDE 86- Çeşit borçlarında hukuki ilişkiden
ve işin özelliğinden aksi anlaşılmadıkça, edimin seçimi borçluya aittir. Ancak
borçlunun seçeceği edim, ortalama nitelikten daha düşük olamaz.
4. Seçimlik borç
MADDE 87- Seçimlik borçlarda, hukuki ilişkiden
ve işin özelliğinden aksi anlaşılmadıkça, edimlerden birinin seçimi borçluya
aittir.
5. Faiz
MADDE 88- Faiz ödeme borcunda uygulanacak
yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu
tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir.
Sözleşme ile kararlaştırılacak
yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde
elli fazlasını aşamaz.
B. İfa yeri
MADDE 89- Borcun ifa yeri, tarafların açık
veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa, aşağıdaki
hükümler uygulanır;
1. Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde,
2. Parça borçları, sözleşmenin
kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde,
3. Bunların dışındaki bütün borçlar,
doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde,
ifa edilir.
Alacaklının yerleşim yerinde ifası
gereken bir borcun doğumundan sonra alacaklının yerleşim yerini değiştirmesi sebebiyle
ifa önemli ölçüde güçleşmişse borç, alacaklının önceki yerleşim yerinde ifa
edilebilir.
C. İfa zamanı
I. Süreye bağlanmamış borç
MADDE 90- İfa zamanı taraflarca
kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her
borç, doğumu anında muaccel olur.
II. Süreye bağlı borç
1. Aya ilişkin sürelerde vade
MADDE 91- Borcun ifası için bir ayın
başlangıcı veya sonu belirlenmişse, bundan ayın birinci ve sonuncu günü; ayın
ortası belirlenmişse, bundan da ayın onbeşinci günü anlaşılır.
Borcun ifası için gün
belirtilmeksizin sadece ay belirlenmişse, bundan o ayın son günü anlaşılır.
2. Diğer sürelerde vade
MADDE 92- Bir borcun veya taraflardan birine
düşen herhangi bir yükümlülüğün sözleşmenin kurulmasından başlayarak belli bir
sürenin sonunda ifası gerekiyorsa, ifa zamanı aşağıdaki biçimde belirlenir:
1. Gün olarak belirlenmiş süre,
sözleşmenin kurulduğu gün sayılmaksızın, bu sürenin son günü dolmuş olur. Sekiz
veya onbeş gün olarak belirlenmiş süre ise, bir veya iki haftayı değil, tam
sekiz veya onbeş günü ifade eder.
2. Hafta olarak belirlenmiş süre,
son haftanın sözleşmenin kurulduğu güne ismen uyan gününde dolmuş olur.
3. Ay olarak veya yıl, yarıyıl ve
yılın dörtte biri gibi birden çok ayı içeren bir zaman olarak belirlenmiş süre,
sözleşmenin kurulduğu gün ayın kaçıncı günü ise, son ayın bunu karşılayan
gününde dolmuş olur. Son ayda bunu karşılayan gün yoksa süre, bu ayın son günü
dolmuş sayılır.
4. Yarım aydan onbeş günlük süre
anlaşılır. Bir veya birden çok ay ve yarım ay olarak belirlenmiş sürenin
dolduğu gün, son aya onbeş gün eklenerek belirlenir.
Bu kurallar, sürenin sözleşmenin
kurulmasından başka bir andan işlemeye başladığı durumlarda da uygulanır.
Borçlu, belirli bir süre içinde
yerine getirilmesi gereken bir borcu, bu sürenin dolmasından önce ifa etmekle
yükümlüdür.
3. Tatil günleri
MADDE 93- İfa zamanı veya sürenin son günü,
kanunlarda tatil olarak kabul edilen bir güne rastlarsa, kendiliğinden bu günü
izleyen ve tatil olmayan ilk güne geçer.
Aksine anlaşma geçerlidir.
III. İş saatlerinde ifa
MADDE 94- Borç, alışılmış iş saatlerinde ifa
ve kabul edilir.
IV. Sürenin uzatılması
MADDE 95- Süre uzatılmış ise yeni süre, aksi
kararlaştırılmış olmadıkça, önceki sürenin sona ermesini izleyen birinci günden
başlar.
V. Erken ifa
MADDE 96- Sözleşmenin hükümlerinden veya
özelliğinden ya da durumun gereğinden tarafların aksini kastettikleri
anlaşılmadıkça borçlu, edimini sürenin sona ermesinden önce ifa
edebilir. Ancak, kanun veya sözleşme ya da âdet gereği olmadıkça borçlu, erken
ifada bulunması sebebiyle indirim yapamaz.
VI. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde
1. İfada sıra
MADDE 97- Karşılıklı borç yükleyen bir
sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve
özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş
ya da ifasını önermiş olması gerekir.
2. İfa güçsüzlüğü
MADDE 98- Karşılıklı borç yükleyen bir
sözleşmede, taraflardan birinin borcunu ifada güçsüzlüğe düşmesi ve özellikle
iflas etmesi ya da hakkındaki haciz işleminin sonuçsuz kalması sebebiyle diğer
tarafın hakkı tehlikeye düşerse bu taraf, karşı edimin ifası güvence altına
alınıncaya kadar kendi ediminin ifasından kaçınabilir.
Hakkı tehlikeye düşen taraf, ayrıca
uygun bir sürede istediği güvence verilmezse sözleşmeden dönebilir.
D. Ödeme
I. Ülke parası ile
MADDE 99- Konusu para olan borç Ülke
parasıyla ödenir.
Ülke parası dışında başka bir para
birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu
anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke
parasıyla da ödenebilir.
Ülke parası dışında başka bir para
birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade
de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu
alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke
parası ile ödenmesini isteyebilir.
II. Mahsup
1. Kısmen ödemede
MADDE 100- Borçlu, faiz veya giderleri ödemede
gecikmemiş ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir.
Aksine anlaşma yapılamaz.
Alacaklı, alacağın bir kısmı için
kefalet, rehin veya başka bir güvence almış ise, borçlu kısmen yaptığı ödemeyi,
güvence altına alınan veya güvencesi daha iyi olan kısma mahsup etme hakkına
sahip değildir.
2. Birden çok borçta
a. Borçlu ve alacaklının bildirimine göre
MADDE 101- Birden çok borcu bulunan borçlu,
ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya
bildirebilir.
Borçlu bildirimde bulunmazsa,
yapılan ödeme, kendisi tarafından derhâl itiraz edilmiş olmadıkça, alacaklının
makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılır.
b. Kanuna göre
MADDE 102- Kanunen geçerli bir açıklama
yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç
için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk
olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış
ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur.
Birden çok borcun vadesi aynı
zamanda gelmişse, mahsup orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi
gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır.
III. Makbuz ve senetlerin geri verilmesi
1. Borçlunun hakkı
MADDE 103- Borcu ödeyen borçlu, bir makbuz ve
borcun tamamı ödenmişse, buna ilişkin borç senedinin geri verilmesini veya
iptalini isteyebilir.
Borcun tamamı ödenmemiş veya borç
senedi alacaklıya başkaca haklar da vermekte ise borçlu, ancak makbuz
verilmesini ve ödemenin borç senedine işlenmesini isteyebilir.
2. Hükümleri
MADDE 104- Faiz veya kira bedeli gibi dönemsel
edimlerden biri için, alacaklı tarafından çekince belirtilmeksizin makbuz
verilmişse, önceki dönemlere ait edimler de ifa edilmiş sayılır.
Alacaklı anaparanın tamamı için
makbuz vermişse, faizlerini de almış olduğu kabul edilir.
Borç senedi borçluya geri
verilmişse, borç sona ermiş sayılır.
3. Senedin geri verilememesi
MADDE 105- Alacaklı, borç senedini kaybettiğini
iddia ederse, borçlunun istemi üzerine, borcu ödeme sırasında, kendisine borç
senedinin iptalini ve borcun sona ermiş olduğunu gösteren resmen düzenlenmiş
veya usulüne göre onaylanmış bir belge vermek zorundadır.
Kıymetli evrakın iptaline ilişkin
hükümler saklıdır.
E. Alacaklının temerrüdü
I. Koşulları
MADDE 106- Yapma veya verme edimi gereği gibi kendisine önerilen alacaklı,
haklı bir sebep olmaksızın onu kabulden veya borçlunun borcunu ifa edebilmesi
için kendisi tarafından yapılması gereken hazırlık fiillerini yapmaktan
kaçınırsa, temerrüde düşmüş olur.
Alacaklı, müteselsil borçlulardan
birine karşı temerrüde düşerse, diğerlerine karşı da temerrüde düşmüş olur.
II. Hükümleri
1. Bir şeyin teslimine ilişkin edimlerde
a. Tevdi hakkı
MADDE 107- Alacaklının temerrüde düşmesi
durumunda borçlu, hasar ve giderleri alacaklıya ait olmak üzere, teslim edeceği
şeyi tevdi ederek borcundan kurtulabilir.
Tevdi yerini, ifa yerindeki hâkim
belirler. Bununla birlikte ticari mallar, hâkim kararı olmadan da bir ardiyeye
tevdi edilebilir.
b. Satma hakkı
MADDE 108- Sözleşmenin konusu olan şeyin
niteliği veya işin özelliği tevdi edilmesine uygun düşmez veya teslim edilecek
şey bozulabilir ya da bakımı, korunması veya tevdi edilmesi önemli bir gideri
gerektirir ise, borçlu, alacaklıya önceden ihtarda bulunması koşuluyla, hâkimin
izniyle onu açık artırma yoluyla sattırıp bedelini tevdi edebilir.
Teslim edilecek şey, borsada
kayıtlıysa veya piyasa fiyatı varsa ya da yapılacak gidere oranla değeri az
ise, satışın açık artırma yoluyla yapılması zorunlu olmadığı gibi, hâkim,
önceden ihtarda bulunma koşulunu aramaksızın satışa izin verebilir.
c. Tevdi konusunu geri alma
MADDE 109- Alacaklı, tevdi edilen şeyi kabul
ettiğini açıklamış veya tevdi bir rehnin ortadan kaldırılması sonucunu doğurmuş
olmadıkça borçlu, tevdi edilen şeyi geri alabilir.
Tevdi edilen şey geri alındığı anda
alacak, bütün yan haklarıyla birlikte varlığını sürdürür.
2. Diğer edimlerde
MADDE 110- Borcun konusu bir şeyin teslimini
gerektirmiyorsa, alacaklının temerrüdü hâlinde borçlu, borçlunun temerrüdüne
ilişkin hükümlere göre sözleşmeden dönebilir.
F. Diğer ifa engelleri
MADDE 111- Borçlunun kusuru olmaksızın,
alacağın kime ait olduğunda veya alacaklının kimliğinde duraksama sebebiyle ya
da alacaklıdan kaynaklanan diğer kişisel bir sebeple borç, alacaklıya veya
temsilcisine ifa edilemezse borçlu, alacaklının temerrüdünde olduğu gibi, tevdi
ya da sözleşmeden dönme hakkını kullanabilir.