![]() Uzun zamandır gündemde olan Türk Ticaret Kanunu Tasarısı'nın (Tasarı) 2008 yılında yürürlüğe girmesi beklenmektedir. Küreselleşen ekonomi, uluslararası rekabet, Türk hukukunun AB müktesebatına uyumu ve baş döndürücü bir hızla ilerleyen teknolojik gelişmeler gibi faktörler, Türk ekonomisinin ve bu ekonominin temel taşları olan şirketlerin, uluslararası piyasaların kurumlarına ve kurallarına uymasını zorunlu hale getirmiştir. İşte bu noktada Türk iş dünyasının içinde yaşayacağı geleceğin hukuk altyapısını oluşturacak Yeni Türk Ticaret Kanunu, ticari hayatın ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yukarıda bahsedilen zorunlulukları da göz önünde bulundurarak hazırlanmış ve şu anda Meclis'te yasalaşmayı beklemektedir. Günümüzde bir ülkenin sermaye piyasalarının gelişmesi, şirketlerinin gelişmiş piyasalardaki menkul değerler borsalarına kote olabilmesi, uluslararası sermaye çekebilmesi ve rekabetin yüksek olduğu piyasalarda yer alabilmesi için, şirket finansal tablolarının tam şeffaflığa dayalı bir şekilde Uluslararası Finansal Raporlama Standartları'na (UFRS) göre hazırlanarak, uluslararası standartlarda bağımsız denetimden geçmesi bir zorunluluk haline gelmiştir. Tasarı bu anlamda ticari hayatı yakından ilgilendiren finansal raporlama standartları ve bağımsız denetim konularında önemli değişiklikler getirmektedir. Finansal Raporlama Standartları Tasarı halka açık olsun ya da olmasın tüm sermaye şirketlerinde muhasebe sistemlerinin ve finansal raporlamaların UFRS'nin tercümesi olan Türkiye Muhasebe Standartlarına (TMS) göre uyumlu olmasını zorunlu kılmıştır. Bu çerçevede konsolide mali tabloların hazırlanması zorunluluğu da getirilmiştir. 1 Ocak 2006 tarihinden geçerli olmak üzere yayımlanan TMS, 4487 sayılı kanun ile kurulan Türkiye Muhasebe Standartları Kurumu (TMSK) tarafından hazırlanmıştır. TMSK'nın temel görevi; denetlenmiş finansal tabloların sunumunda finansal tabloların ihtiyaca uygun, gerçek, güvenilir, dengeli, karşılaştırılabilir ve anlaşılabilir nitelikte olmaları için ulusal muhasebe ilkelerinin gelişmesi ve benimsenmesini sağlayacak ve kamu yararı için uygulanacak ulusal muhasebe standartlarını saptamak ve yaymaktır. Bu anlamda TMSK'nın oluşturulması, muhasebe ve finansal raporlama konularının ülkemizde bir çatı altında toplanması açısından önemli bir gelişmedir. TMSK, bahsedilen yetkilerini kullanırken şirketlerde çağdaş bir finansal raporlama altyapısının oluşması ve Avrupa mevzuatları ile uyum sağlanması amacıyla UFRS'yi benimsemiştir. Buna bağlı olarak TMSK 2005 yılında Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu Vakfı (IASCF) ile imzalamış olduğu "Telif Hakları Anlaşması” ile standart üretme sürecinde adı geçen vakfın öngördüğü resmi çeviri prosedürünü izlemektedir. Böylece TMS çerçevesinde hazırlanmış finansal tabloların uluslararası piyasalarda kabul görmesi de sağlanmış olacaktır. Bilindiği üzere, AB üyesi ülkelerde borsaya kote şirketler 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren konsolide finansal tabloların hazırlanmasında UFRS uygulanmasına geçmiştir. Ülkemizde de SPK ve BDDK, kendi mevzuatlarında UFRS uyumlu tebliğlerini yayınlamışlardır. Taslağın yasalaşması ile uygulanmaya başlanacak TMS, bu regülasyona tabi şirketler için de kapsamlı bir mevzuat oluşturacaktır. Ayrıca TMSK küçük ve orta ölçekli işletmelerde TMS'nin uygulamasını kolaylaştırıcı UFRS ile uyumlu sadeleştirme çalışmalarını halihazırda yürütmektedir. Özellikle bu husus, işletmelerin çok önemli bir kısmının KOBİ niteliği taşıdığı ülkemizde standartların uygulanmasını hızlandıracak olumlu bir gelişmedir. Yeni Denetim Mekanizması Tasarı ile şirket yönetiminde bir organ olarak yer alan "Murakıplık” kaldırılmış ve işletmelerde TMS'ye uygun olarak hazırlanmış finansal tabloların bağımsız denetleme kuruluşu, yeminli mali müşavir (YMM) veya serbest muhasebeci mali müşavir (SMMM) tarafından, Uluslararası Denetim Standartlarına (UDS) göre denetimi zorunlu kılınmıştır. Küçük ve orta ölçekli şirketler en az bir YMM'yi veya SMMM'yi denetçi seçebilirken, büyük şirketler bağımsız denetleme kuruluşunu denetçi olarak atamak zorundadır. Yapılacak denetim, finansal tabloları ve/veya konsolide finansal tabloları ve yıllık faaliyet raporlarını içerecek şekilde düzenlenmiştir. Tasarı ile denetim sistemine ilişkin getirilen bir diğer yenilik de işlem denetçiliğidir. Söz konusu işlem denetçileri, şirketlerin kuruluş, sermaye artırımı ve azaltımı, birleşme, bölünme, tür değiştirme, menkul değer ihracı gibi işlemlerini denetleyen denetçilerdir. Tasarı'da tanımlanan finansal tablo denetiminden beklenti, şirketlerin finansal tablolarının gerçeği yansıtıp yansıtmadığının belirlenmesi, yansıtılmamışsa bunun sebeplerinin açıklanmasıdır. Burada vurgulanması gereken önemli bir konu bu tip bir denetimin bir faaliyet denetimi veya kaynakların verimli kullanılıp kullanılmadığına ilişkin bir denetim olmadığıdır. Tasarıda denetlemenin, denetçilik mesleğinin gerekleri ile meslek etiğine ve uluslararası denetim standartlarına uygun olarak ve özenle yapılması gerekliliği belirtilmiştir. Tasarıya göre denetçi şirket genel kurulunca seçilecektir. Bir bağımsız denetleme kuruluşunun, bir şirketin denetlenmesi için görevlendirdiği denetçi yedi yıl arka arkaya o şirket için denetleme raporu vermişse, ilgili denetçinin en az iki yıl için değiştirilmesi tasarıda yer alan diğer bir husustur. Tasarı burada Avrupa Birliği'ne üye ülkelerin hemen hemen tamamında olduğu gibi verimliliğe ve özün önceliğine önem vermiş ve eğer denetçi bir bağımsız denetim kuruluşu ise kuruluşun değiştirilmesinden ziyade denetimden sorumlu ortağın iki yıl için değiştirilmesini yeterli görmüştür. Bu husus 8 Mart 2006 tarihli Avrupa Birliği Şirketler Hukuku 8. Yönergesi ile uyumlu olup denetçinin bağımsızlığının sağlanması açısından önemli bir uygulama olacaktır. Halihazırdaki uygulama dikkate alındığında Tasarı'nın denetimle ilgili hükümleri ülkemizin ticari hayatına önemli bir değişim getirecektir. Şu anda sadece SPK ve BDDK kanunlarına tabi işletmelerde bağımsız denetim zorunluluğu bulunurken, Tasarı'nın yasalaşması ile işletmelerin ölçeği ne olursa olsun UDS'ye uygun bağımsız denetim zorunluluğu gelecektir. UFRS ile tam uyumlu TMS'ye göre hazırlanmış ve bağımsız denetimden geçmiş finansal tabloların menfaat sahipleri ile paylaşılması, finansal raporlamada şeffaflığı ve işletmelerde hesap verebilirlik kültürünü olumlu yönde etkileyecek ve böylece ülkemizde kurumsal yönetimin gelişmesinde önemli bir rol oynayacaktır. Ancak Tasarı'nın yasalaşmasının yukarıda bahsedilen değişikliklerin hemen olacağı anlamına gelmediğini, belirli bir geçiş sürecinde bu değişikliklerin sağlıklı bir şekilde olabilmesi için, ilgili standartların şirketler ve meslek mensuplarınca öğrenilmesi ve özümsenmesinin gerekliliği açıktır. Zira bu süreç eğitime dayalı ve zaman alıcı olacaktır. |
||||||||||||||||||
Makalenin Künyesi
|