  Aile olarak sahip olduğunuz varlıkların finansal değerini tam olarak biliyor musunuz? Peki bu varlıklar, rasyonel analize dayalı yatırım kararlarına göre mi yönetiliyor, yoksa aile içi hiyerarşi sonucunda şekillenen sezgilere göre mi?
Aile servetinin korunması ve geliştirilmesi, kurumsallaşma çalışmaları ile ulaşılmak istenen hedefler arasında en üst sıralarda yer almaktadır. Esasen, aile şirketlerinde kurumsallaşma kavramı, ilişkilerin yönetimi ve varlıkların yönetimi olmak üzere birbirini tamamlayan iki temel üzerine kuruludur. Bu iki temelden birinin ihmal edilmesi, aile servetinin korunması ve geliştirilmesine yönelik olarak atılan adımların eksik kalmasına neden olacaktır. Nitekim, ailenin ortak varlıklarının nasıl değerlendirileceğine ilişkin fikir ayrılıkları, aile şirketlerinde en sık karşılaşılan çatışma alanlarından biri olmuştur. Bu nedenle, yönetim ve sahiplik açısından aile - şirket ilişkilerinin düzenlemesinin yanı sıra, ailenin sahip olduğu ekonomik değerin bir bütün olarak ele alınıp optimize edilmesi, sürdürülebilirlik çalışmalarının ayrılmaz bir parçası, hatta kritik başarı faktörüdür.
Varlık optimizasyonu; ticari işletmeler, gayrimenkuller, diğer reel varlıklar, menkul değerler, nakit ve nakit benzeri yatırım araçlarını kapsayacak şekilde, aile üyesi paydaşların, üzerinde hak sahibi oldukları tüm servetin bir bütün olarak yönetilerek, olası risklerin, verimsizliklerin belirlenmesi ve aile üyelerine sürdürülebilir bir getiri sağlayacak şekilde planlanması olarak ifade edilebilir. Aslında her aile farklı yollardan varlık birikimi yaratmış olsa da, bu birikimin etkin yönetimi konusunda karşılaşılan güçlükler, birbirinden çok da farklı değildir. Aile şirketinin faaliyetleri sonucunda elde edilen likiditenin yönlendirileceği yatırım alanlarının objektif kriterlere göre belirlenememesi, yatırım yapılan alanlardaki pozisyonun korunması, geliştirilmesi veya yatırımın tasfiye edilmesi kararlarının sağlıklı finansal analizlere dayandırılmaması, yüksek oranda likit pozisyonda kalınması, aile şirketinde sağlıklı bir sermaye yapısı kurulamaması, ortalama sermaye maliyetini optimize etmek üzere kredi finansmanının yeterince kullanılmaması, farklı finansman seçeneklerinin maliyet tespitinin yapılamaması, varlık tahsisinde vergi etkinliğinin göz önünde bulundurulmaması, aile bireylerinin eğitim, sağlık gibi belli ihtiyaçlarının önceden planlanarak değil ihtiyaç belirdiğinde mevcut varlık tahsisi pozisyonu değiştirilerek karşılanması gibi sorunlar, aile servetinin etkin bir şekilde yönetilmemesinin belirtileri olarak karşımıza çıkmaktadır. Son dönemde, global ekonomide yaşanan dalgalanma ve artan belirsizlik nedeni ile, finansal piyasalar arasında fon hareketleri giderek daha da hızlı gerçekleşmektedir. Bu nedenle, rasyonel analize dayanan ve bütün seçenekleri ayrıntılı bir şekilde ele alan bir yatırım yaklaşımı, her zamankinden daha fazla önem kazanmıştır.
Makalenin devamı için lütfen tıklayın ! |